Kategoriler
BYTE

Reklamsız sörf keyfi

Ne kadar işim olursa olsun her sabah ofise geldiğimde mutlaka girdiğim, dolaştığım, takıldığım birkaç web sitesi bulunuyor. Bu, yıllardır değişmedi desem yalan olmaz. Bu listeye, çok sık olmasa da, yenilerini eklediklerim oluyor. Başta IT sektörü ile ilgili olmak üzere bazı web sitelerini düzenli olarak ziyaret etmeyi halen sürdürüyorum.

Ancak zamanla bu web sitelerinden bazıları (haklı olarak) ayakta kalabilmek için reklam olayını iyice abarttılar. Reklam gösterimine göre ödeme aldıkları ve ne kadar çok kişiye gösterirlerse o kadar para alacakları için haberleri de sayfalara bölmeye ya da sizi sitede daha çok tutabilmek için birkaç sayfa gezdirmeye yönlendiriyorlar.

Ee tabii bu durum da insanı zamanla sinir ediyor.

Kategoriler
BYTE

İletişim çağında dil bilgisi

İyi bir gözlemci olduğumu söyler etrafımda beni yakından tanıyan arkadaşlarım. Etrafta olanla bitenle fazlaca ilgilenmemim başıma işle açabileceğini söyleseler de ben öyle düşünmüyorum. Çünkü ben etrafta olanı değil o olayı izleyen, o olaya bakan insanların o anki durumlarını, hallerini, tavırlarını izlemek bende farklı bir merak uyandırmıştır hep. Geçenlerde, kız arkadaşımla bir kafede otururken arka masadaki gençlerin normalin üstünde olan ses tonlarından konuştuklarına istemeden de olsam kulak misafiri oldum. Aralarında tartıştıkları konu; erkeklerden birisi yurt dışından bir kız ile tanışmış ancak İngilizce bilgisi yeterli olmadığı için çok fazla sohbet edemediklerinden dert yanıyordu. Arkadaşına ise kendisinin yardımcı olmasını istiyordu. Arkadaşı da cingöz; ver onun MSN adresini ben senin adına konuşurum diyordu.

Ah bu gençler demek istiyorum ama kendim de genç ruhlu birisi olarak onlara hakısızlık ettiğimi düşünmemek için bu şekilde söylemek istemiyorum. Yüz yüze yapılan gerçek “sohbet” olayı içerisinde bile konu sanal sohbet ve orada geçen mevzuular.  İngilizce bilen arkadaşı diğerine son noktayı koydu. MTU sözlük senin kardeşin olsun bundan sonra. Ötekisi ise bu işin çok uzun ve zahmetli olacağı için ısrarla kendisine yardımcı olmasını istiyordu.

Kategoriler
GamePro

Rahatlık bu olsa gerek

PC kullanmak ayrı bir sanat. Hele ki bir PC’de oyun oynamak ayrı bir olaydır. Asıl amaçları oyun oynamak olmadığından, her işi görsün mantığı ile satın alındığı için, PC’lerde oyun oynamak bazen tam bir işkence haline gelebilir. Oyun aşkıyla yanıp tutuşan tipik bir PC kullanıcısının durumunu adım adım özetleyelim: Bir oyunu beğenir, gider alırsınız. Heyecanla eve gelir, oyunu yüklemek için bilgisayarı açarsınız ve heyecan son noktadayken oyunu bilgisayara yüklersiniz. İşte o sihirli çift tıklama anı geldi. Oyunu çalıştırdığınızda ise karşınızda bir uyarı. Falan filan yetmediğinden oyun çalışmıyor. Önce bir kafayı duvarlara vurma isteği gelir insanın aklına. Ancak kafa duvara vurmadan da çalıştığı için akla plan B gelir: kesin oyun eksik yüklendi. Oyunu bilgisayardan kalıdırıp yeniden yükleyeyim. Bilgisayar sütten çıkmış ak kaşık ya. Hiç suçu yok. Her şeyi, yapmalı çünkü satın alınırken öyle dendi. Oyunun uninstall sonrası yeniden yükleme girişimleri ve yine aynı hazin son. Sonuç yeterli gelmeyen bilgisayar kapasitesi, grafik kartı gibi paraya ihtiyaç duyan donanım ürünlerini satın alma ihtiyaçlarının doğması.

Kategoriler
BYTE

Her Mac’çinin rüyası

Macintosh’ların bir aslan parçası olduğunu kabul ediyorum. Hemen hemen her bilgisayar kullanıcısının gönlünde Mac kullanmak ve Macintosh kullanıcısı olma arzusu yatar. Kişileri bu duruma iten sebep, Apple’ın üstün mühendislik hizmeti göstermesi sonucu ortaya çıkan, tasarım harikası ürünler. Evet, Mac’ler tasarım olarak da birçok ödülün sahibiler ve dolayısıyla kullanıcıları da böyle bir ürüne sahip oldukları için kendilerini her zaman farklı görüyorlar.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de Mac kullanmak “bir farklılık” olarak görülüyor. Bu oldukça kabul edilebilir bir durum. Ancak ülkemiz, diğer ülkeler ve özellikle Amerika kadar şanslı değil. Gayri safi milli hasılanın az olması yine aynı şekilde, asgari ücretin de oldukça alt seviyelerde olması gibi herkesin bildiği ekonomik ve iktisadi konulara hiç girmeyeceğim. Çünkü ülkemizde bu tür ürünleri almak için biraz daha fazla yastık altında birikmiş paranız olmak zorunda. Biz, kabul ediyorum ki, Amerikan vatandaşları kadar şanslı değiliz. Ancak ülkemizde Apple ürünleri satan Apple IMC Türkiye’yi de -eski yönetimlerinin aksine- uyguladıkları fiyat politikalarından dolayı tebrik etmek gerekiyor. Durum böyle olunca, iyi bir bilgisayar kullanmak isteyen herkes seçenekleri arasında Mac’i de düşünebiliyor.

Kategoriler
BYTE

Asıl ben şikayetçiyim

Her gün binlerce e-postayla boğuşmak, deveye hendek atlatmaktan daha zor benim için. Bu gelen e-postalar arasından bana gerekli olan basın bültenleri, okuyucu e-postaları ve benzerlerini seçip çıkarmak için oldukça fazla vakit harcadığımı söyleyebilirim. Gelen postalar arasında spam olarak gelenleri hiç üşenmeden Outlook’umda “Spam” olarak işaretliyorum. Bu durumdan çok da memnun olduğumu söyleyemem ama nedense bu durumun yüzde yüz bir çözümü yok. Birileri bu spam postaları yok etmek için canla başla çalışıyorsa, bir başka grup da bu tür programlara yakalanmadan nasıl spam posta gönderileceği üzerinde çalışmalar yapıyor.

Kategoriler
GamePro

“Onlar” bize emanet

Geçen ay, oyun sektörü ve dergimiz açısından oldukça hareketli günler geçirdi. Dergimiz ile ilgili olan olayların birçoğu zaten hemen hemen her ay yaşadığımız badireler. Dergiyi yayına yetiştirme “oyunu” sırasında yaşadıklarımız adeta birer gerçek gibi. Off… bu kadar çok oyun oynayınca yaptığım her hareketin, yaşadığım her olayın oyun olduğunu sanıyorum. Anlaşılan benim tatilim geldi yine. Ama ne yazıkki tatilde dinlenmek için yaptığım bir numaralı atraksiyon, yine oyun. Ama bu sefer anladım tatil de bir oyunmuş. Ya da ben öyle sanıyorum.

Sert bir kahve beni kendime getirir her zaman. Yaşadığım ve dergiyi yayına hazırlama aşamasında yaşananlar maalesef oyun değilmiş. Hepsi birer gerçekmiş. Çok geçmeden farkına vardım da madara olmadan kurtardım paçayı. Yok yok, GamePro çalışanlarına madara olmaktan bahsetmiyorum. Bizim, hepimizin deli olduğu konusunda herkes hem fikir zaten. Bu duruma hem fikir hem de komşu olanlar ise kardeş dergilerimizin editör ve yazar kadroları. Bizim uçuk, aklı bir karış havada, sabahtan akşama kadar onlara göre oyun oynadığımızı (ama bize sorarsanız iş yaptığımızı bir türlü onlara anlatamıyoruz) zannedip duruyorlar.

Kategoriler
BYTE

Unutulan eski alışkanlıklar!

İnsanoğlu nankördür! İlgi alanı ile ilgili yeni bir şey gördüğünde ya da onunla ilgili bir şeye sahip olduğunda, eskisini çok çabuk bir şekilde unutur. Hatta tabiri caizse bir daha yüzüne bile bakmaz. Özellikle teknoloji; insana, eski alışkanlıklarını çok çabuk unutturuyor.

Örnek mi; hemen vereyim: cep telefonunu düşünün. Hayatımıza gireli 10 yıl kadar oldu ya da olmadı. Şimdi neredeyse kundaktaki bebeğin bile bir cep telefonu var. İnsanlar birbirleriyle iletişime geçmek istediklerinde ev telefonlarını aramaz oldular. Cep telefonunu kullanarak direkt ilgili kişi aranır oldu.

Kategoriler
BYTE

Her yere “tık”lamayın

Bazı insanlar dillerine sahip olamadıkları için yargılanırlar. Bazıları ise ellerine sahip olamadıkları için… Ama bazıları var ki onlar da “tık”lama suçlusudur. Şimdi, bu tıklama suçlusu ne demek? Günlük bilgisayar kullanımında bilgisayarda karşılaşılan birçok soru pencerelerinde “Evet” ya da “Hayır” gibi seçenekler yer alır. Bazen seçenekler “OK” gibi tekte olabilir. Özellikle internette sitelerde gezinirken bazen karşınıza birden bire soru soran pencereler açılır. Ben hiç görmedim ki bu yazıları okuyupta doğru olanı seçeneği işaretleyenini? Sanki bildiği bir şey gelmiş gibi hiç okumadan varsa “Evet” seçeneği yoksa “OK” seçeneğini rastgele olarak doğrudan tıklıyor. İşte bu tür kişiler “tık”lama suçlusu.

Ne var ki bu işte, sorulan soruya bir yanıt veriliyor diyebilirsiniz ancak kazın görünen bacağı hiçte böyle değil. Bu olayı söyle örnekleyelim: Diyelim ki bir arama sitesinde arama yaptınız. Herhangi bir konuda aklınıza takılan konu hakkında fikir edinmek için arama sonuçları listesinde size uygun olan bir sonuç sayfasına giderek bilgileri okumak ya da o sitenin hizmetinden faydalanmak istiyorsunuz.

Kategoriler
BYTE

Paylaşımın dayanılmaz hafifliği

Herkes ne kadar paylaşımcı öyle değil mi forumlarda? Herkes birbirine yardım ediyor, birisinin bir programa mı ihtiyacı var bir başkası hemen atar ortak alana; “al bakalım kardeş” nidaları eşliğinde…

Aslında paylaşmak gerçekten güzel bir şey… Hatta internette en çok dolaşan laflardan da birisidir: “Bilgi paylaştıkça artar”.

Biz Türkler çok yardımseverizdir. Şimdi halen var mı bilmiyorum ama Türkiye’de çok kanallı döneme geçildiği dönemlerde ilkokula (o zaman ilkokuldu) gidenler “imece” diye bir kavramı öğrendiler. Aslında doğrusu imece usulü olan bu kelime; hep birlikte ortak bir şeyler yapmak anlamında öğrettiler. Özellikle de köylerden örnekler vererek olayın pekiştirmemizi sağladılar.

Kategoriler
BYTE

Bilgisayarla eğitim olur mu?

Bilgisayar işlerinden az da olsa anlıyorsanız etrafınızdaki komşu, arkadaş çevresi yeni bir bilgisayar almak istediğinde size mutlaka danışmışlardır: “Bizim oğlan artık 5’e geçti, bir bilgisayar şart oldu. Ne alalım abisi?” Böyle bir durumda siz de karşı soruyla, cevaplar vermeye çalışırsınız. Genellikle ilk sorulan soru da “bu bilgisayarla ne yapmak istiyorsun?” olur. Alıcı başlar saymaya ve araya “derste çalışacak abisi” diye bir cümle kullanır ama nerede ders çalışmak.

Günler ilerledikçe bilgisayar sahibi arkadaşın çocuğu başını oyundan kaldırmıyor, bilgisayarda ders çalışmak dışında her şey yapılıyor. Genel olarak bu durum hemen hemen herkesin başına mutlaka gelmiştir. Bu durumun iki nedeni olabilir: Birincisi, bilgisayar satın alan kişi, bilgisayarla birlikte istedikleri türde yazılımların da beraber geldiğini zannederler. İkincisi, bu tür yazılımların var olduğundan haberleri bile yoktur.