Kategoriler
BYTE

Yeni pazarlar

İnternet hayatımızı gireli ne kadar oldu hiç düşündünüz mü? Sonuçta Bir elektrik bulunması kadar değil. İnterneti ilk kullanmaya başladığınızda bir çocuğunuz olsaydı şu anda daha ilköğretim okulunu bitirememişti bile… Çok taze bir mecra olmasına karşı kişilere ya da kurumlara kazandırdığı paralar hiçte yabana atılacak cinsten değil.

Para her zaman tatlıdır ancak internette her zaman iyi bir fikir para etmiyor. İnternette birbirinin kopyası gibi duran birçok web sitesi yer alıyor ve maalesef ki bunların çoğu beş para etmiyor. Geçen ay içerisinde YouTube’un Google’a satılması haberlerini birçok yerde görmüşsünüzdür. Birkaç sayfa önce ise bu haberin detaylarını okumuşsunuzdur. Dört kişinin kısıtlı bir bütçe ile kurdukları ve işlettikleri site, bir buçuk sene sonra kat kat fazlasına satılıyor. Bu olaydan önce facebook.com isimli arkadaşlık sitesinin Yahoo tarafından satın alınması gündeme vurdu. Ortalarda gezen rakam ise 2 milyar dolar civarında… Bu sitenin sahibi ise 22 yaşında bir genç. Evet 22 yaşında ve neredeyse dolar milyarderi olmaya aday.

Kategoriler
GamePro

Emülatörde oyunun tadı

Ay içerisinde birçok okuyucumuzdan çeşitli konularla ilgili olarak onlarca e-posta alıyoruz, şahsen kendim de alıyorum. Gelen bu e-postaların birçoğu dergi ya da DVD içeriği ile ilgili. Olumlu görüşlerin yanında olumsuz görüşler çok daha fazla. Çünkü insanoğlu beğendiğimizi değil, beğenmediğimiz yönleri söylemeyi daha çok seviyoruz. Onun için de okurlarımızdan gelen e-postalara her zaman önem veriyoruz ve kendilerine de neden bu şekilde olduğunun yanıtını veriyoruz.

Geçen ayın başlarında bir okurumuzdan gelen e-posta ve arkasından bizim yanıtlarımız oldukça ilginçti. Bütün yazışmayı değil ancak işin özünü ve sonuçta vardığı noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum. (Bundan amacım okuyucuyu yermek ya da bizimle nasıl böyle bir yazışma yapabilir demek değil, aksine okuyucularımızın her türlü görüşüne saygı duyduğumuzu belirtmek içindir.)

Kategoriler
GamePro

Büyük günü bekleyen bizler

Oyun dergisinde çalışmanın birçok artısı vardır. Eksisi de vardır ama artılar çok daha fazla ve ben, özellikle bununla ilgileniyorum. Birçok okurumuz ya da eş dost bize; “oyun oynayarak para kazanıyorsunuz” diyorlar. Editör arkadaşlarım bu durumu önceki yazılarında, ofisteki diğer dergilerdeki çalışma arkadaşlarımızın nasıl gözlerle baktığını anlatmışlardı. Genel olarak yapılan iş oyun oynamak olabilir ama bu işin de sıkıntıları yok değil. Sonuçta yaptığımız iş yayıncılık yani dergi hazırlamak olduğu için bazı kurallara uymak zorundayız. Bu durum yapılan işin “profesyonellik” kısmı. Bir de eğlence kısmı var ki sormayın.

Bir kere yaptığımız iş oldukça eğlenceli. Ekip içerisinde neşeli insanlar olduğundan “çıban” gibi duran kimse yok. Herkes işini iyi biliyor ve sizlere en iyi dergiyi hazırlamak için gerekirse sabahlara kadar oyun oynuyor (yanlış anlaşılmasın; işimiz oyun ya, o bakımdan). Tüm bunlardan sonra matbaadan gelen ilk dergiler ofis içerisinde kapış kapış gidiyor. Basılmış olan bu yeni sayı insanı çocuğu olmuş kadar sevindiriyor. İşte bütün herşey bu aşamadan sonra başlıyor.

Kategoriler
BYTE

Bazen oldukça fazla abartıyoruz

Biz Türklerden bahsedeceğim bu ayki yazımda… Ancak bu sefer konu tabii ki Türklerin teknolojiyi keşfedince yaptıklarından bir kesit. Bir şeyi bulduk mu suyunu çıkarırız. Hele ki birisi bize herhangi bir sebepten ötürü mahkumsa, of anam of yandı ki ne yandı.

Her zaman gezindiğim sitelerden birinde bazı linklere rastladım. Web tarayıcının yeni sekmesinde açtım ve bu sitedeki işim bitince o sitelerde ilgilenecektim nasılsa. İlk açtığım site, otomatik olarak buton oluşturmaya yarıyordu. Web adresi www.buttonator.com. Siteyi ziyaret ettim. Gerçekten oldukça hoş hazırlanmış, iyi bir düşünceye sahip. Photoshop ya da Fireworks’ü açmadan hazır buton örneklerini kullanarak kendinize ait butonu birkaç dakika içerisinde hazırlayabiliyorsunuz.

Kategoriler
GamePro

Böyle oyun olur mu?

Oyun, Türk Dil Kurumuna göre “vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence” anlamındadır. Oyun, adeta “eğlence” kelimesi ile özdeşleşmiştir. Bir oyunda olması gereken en büyük gereksinim eğlence öğesidir. Bence eğlendirmeyen oyun olamaz, olmamalı.

Ancak durum tabii ki bu şekilde olamıyor. Şöyleki: İnternette sağlanan gelirlerin çoğu porno içeriğinden sağlanıyor. Elde edilen gelirin yüzde 80’den fazla olduğu tahmin ediliyor. Porno ile farklı şekilde para kazanmak isteyenler oyun sektörüne de el atmış durumdalar. Evet porno içerikli oyunlar da mevcut. Ancak bunlar her ne kadar oyun kategorisi altında değerlendirilse de bence bunlar oyun değiller. Kimilerine göre bir “eğlence” olabilir ancak oyun demek bence çok uygun değil. Tabii eğlenmek de kişiden kişiye mutlaka değişecektir ancak eğlence bu tür aktiviteleri değerlendirebileceğimiz bir başlık.

Kategoriler
BYTE

Times’dan Joomla’ya

Web o kadar hızlı gelişip büyüyor ki biz bile bazen hızına yetişemiyoruz. Bundan 10-12 sene önce ilk kişisel sitelerimizi yaptığımızda Times New Roman fontuna sahip metinlerin alt alta yazılması ile oluşuyordu. Bu sitelerde renk bile kullanmıyorduk desek yalan olmaz.

Ancak günümüze geldiğimizde bu türlü sitelerin artık yer almadığı görülüyor. Günümüzde site kavramı biraz daha farklılaşmaya başladı. Bir dönem herkes portal sahibi olmaya çalışıyordu. Başka sitelerden alınan “aynı” bilgilere birçok sitede karşılaşıyordunuz. Şu anda bu durum forum sitelerine kaydı. Dergimize site tanıtımı için gelen e-postaların yüzde 70-80 gibisi forum sitelerinden oluşuyor. İçeriği dolu ya da boş bir forum sitesi sitenin ilk ana sayfası olmuş. Olmalı mıdır olmamalı mıdır ayrı bir konu, tartışılır.

Bir de blog’lar var. Blog; günlük olarak dilimize çevrilebilir. Kişisel görüşler, bir fikir hakkında düşüncelerini kendi sitesi aracılığıyla duyuran insanlar çok olmasa da var.

Kategoriler
BYTE

Reklamsız sörf keyfi

Ne kadar işim olursa olsun her sabah ofise geldiğimde mutlaka girdiğim, dolaştığım, takıldığım birkaç web sitesi bulunuyor. Bu, yıllardır değişmedi desem yalan olmaz. Bu listeye, çok sık olmasa da, yenilerini eklediklerim oluyor. Başta IT sektörü ile ilgili olmak üzere bazı web sitelerini düzenli olarak ziyaret etmeyi halen sürdürüyorum.

Ancak zamanla bu web sitelerinden bazıları (haklı olarak) ayakta kalabilmek için reklam olayını iyice abarttılar. Reklam gösterimine göre ödeme aldıkları ve ne kadar çok kişiye gösterirlerse o kadar para alacakları için haberleri de sayfalara bölmeye ya da sizi sitede daha çok tutabilmek için birkaç sayfa gezdirmeye yönlendiriyorlar.

Ee tabii bu durum da insanı zamanla sinir ediyor.

Kategoriler
GamePro

Aslında herkes bir oyuncu

Bilgisayar kullanıp, ben oyun oynamıyorum diyen kişi, çok iddialı olmayayım ama bence yalan söylüyordur. Hemen hemen herkes bir şekilde bilgisayarında oyun oynuyor. Her ne kadar oyun oynamadıklarını söyleseler de bazen farkında olmadan da oyun oynuyorlar.

Kalabalık bir ofiste çalışmam, oyun oynayan çalışan kitlesini gözlemleyebilmem için oldukça iyi bir yer oluyor. Çeşitli işler için şirkette katlar arasında gezerken, ister istemez gözüm çalışanların monitörlerine takılıyor. Çoğunda durum şu: bir web tarayıcı açık ve üzerinde bir Flash oyun. Kullandıkları makine ofis işi için uygun olduğundan dolayı bizim kadar şanslı değiller. Yeni nesil oyunları maalesef ki bu bilgisayarlarda oynayamıyorlar. Ama web üzerinden, neredeyse yükleme dahi gerektirmeyen Flash oyunlar yarısından fazlasının bilgisayarında açık durumda. Belki de şirket yöneticileri bu durumun farkındalar ve işi oyun oynamak olmayan bu çalışanlara iyi bileşenlere sahip bilgisayarı kasten vermiyorlar. Biliyorlar ki olayı abartıp Flash oyunları dışında yeni ne oyun varsa bilgisayarlarda yüklü olacak.

Kategoriler
BYTE

İletişim çağında dil bilgisi

İyi bir gözlemci olduğumu söyler etrafımda beni yakından tanıyan arkadaşlarım. Etrafta olanla bitenle fazlaca ilgilenmemim başıma işle açabileceğini söyleseler de ben öyle düşünmüyorum. Çünkü ben etrafta olanı değil o olayı izleyen, o olaya bakan insanların o anki durumlarını, hallerini, tavırlarını izlemek bende farklı bir merak uyandırmıştır hep. Geçenlerde, kız arkadaşımla bir kafede otururken arka masadaki gençlerin normalin üstünde olan ses tonlarından konuştuklarına istemeden de olsam kulak misafiri oldum. Aralarında tartıştıkları konu; erkeklerden birisi yurt dışından bir kız ile tanışmış ancak İngilizce bilgisi yeterli olmadığı için çok fazla sohbet edemediklerinden dert yanıyordu. Arkadaşına ise kendisinin yardımcı olmasını istiyordu. Arkadaşı da cingöz; ver onun MSN adresini ben senin adına konuşurum diyordu.

Ah bu gençler demek istiyorum ama kendim de genç ruhlu birisi olarak onlara hakısızlık ettiğimi düşünmemek için bu şekilde söylemek istemiyorum. Yüz yüze yapılan gerçek “sohbet” olayı içerisinde bile konu sanal sohbet ve orada geçen mevzuular.  İngilizce bilen arkadaşı diğerine son noktayı koydu. MTU sözlük senin kardeşin olsun bundan sonra. Ötekisi ise bu işin çok uzun ve zahmetli olacağı için ısrarla kendisine yardımcı olmasını istiyordu.

Kategoriler
GamePro

Rahatlık bu olsa gerek

PC kullanmak ayrı bir sanat. Hele ki bir PC’de oyun oynamak ayrı bir olaydır. Asıl amaçları oyun oynamak olmadığından, her işi görsün mantığı ile satın alındığı için, PC’lerde oyun oynamak bazen tam bir işkence haline gelebilir. Oyun aşkıyla yanıp tutuşan tipik bir PC kullanıcısının durumunu adım adım özetleyelim: Bir oyunu beğenir, gider alırsınız. Heyecanla eve gelir, oyunu yüklemek için bilgisayarı açarsınız ve heyecan son noktadayken oyunu bilgisayara yüklersiniz. İşte o sihirli çift tıklama anı geldi. Oyunu çalıştırdığınızda ise karşınızda bir uyarı. Falan filan yetmediğinden oyun çalışmıyor. Önce bir kafayı duvarlara vurma isteği gelir insanın aklına. Ancak kafa duvara vurmadan da çalıştığı için akla plan B gelir: kesin oyun eksik yüklendi. Oyunu bilgisayardan kalıdırıp yeniden yükleyeyim. Bilgisayar sütten çıkmış ak kaşık ya. Hiç suçu yok. Her şeyi, yapmalı çünkü satın alınırken öyle dendi. Oyunun uninstall sonrası yeniden yükleme girişimleri ve yine aynı hazin son. Sonuç yeterli gelmeyen bilgisayar kapasitesi, grafik kartı gibi paraya ihtiyaç duyan donanım ürünlerini satın alma ihtiyaçlarının doğması.