Kategoriler
Internet

Bu kadar olur, pes artık…

Reklam, bir medya organının yaşaması için olmazsa olmaz araçlardan birisidir. Reklamlar hayatımıza o kadar çok girdi ki; ilgili ilgisiz bir çok internet sitesi bile bünyelerine reklam almaya başladılar. Bu reklamların bazıları o sitenin içeriği ile alakalı olduğu için reklam alması gayet normal. Ancak öyle bazı siteler var ki reklama ne hacet dedirtecek türden…

Reklama ihtiyacı olmayan sitelerden birisi de Türkiye’deki alan adı yönetimini sağlayan Nic.tr sitesi. Ana sayfalarında reklam yayınlamak için rezervasyon talep ediyorlar. İyi de zaten senin sitene sadece alan adı almak ya da alan adı süresi uzatmak için insanlar gelirler. Neden bu kişiler reklam verme gereği duysunlar ki? Kaldı ki amaç para kazanmaksa Nic.tr’nin istatistikleri böyle bir şeye ihtiyaç olmadığını gösterecektir. 2006 yılı için sadece “com.tr” alan adı satış adedi 89.423 adet. Tanesini 25 YTL’den satarsan elde edeceğin gelir 2.235.575 YTL (eski parayla yaklaşık 2,3 trilyon lira). Yalnız bu sadece “com.tr” satışından elde edilen gelir. Daha “net.tr”, “org.tr” gibi alan adları da hesaba katılmadı.

Kategoriler
Internet

Yerli bir sosyal imleme sitesi

Bookmark (ya da yer imleri) sık kullanılan ya da bir gün lazım olursa diye kaydedilen site linklerin bulunduğu yerdir. Tüm web tarayıcılar bu özelliği destekler hatta yeni bir web tarayıcı kurduğunuzda rakiplerinin bookmark dosylarını kendi formatına çevirmek ister.

Oyyla Logo

Ancak bilgisayarın formatlanması sırasında yedeği alınmayan en fazla dosyalardır. Hal böyle olunca, bu bookmarkları online olarak saklamak en akıllıca çözüm. Yurt dışında birçok örneği bulunan bu tür sitelerin bir de yerli versiyonu var ki oldukça başarılı. Oyyla ismindeki bu siteye kayıtlı kullanıcı olduğunuzda istediğiniz siteleri hesabınıza aktarabiliyorsunuz.

Kategoriler
Genel

Yurdum insanı çok yaratıcı

Geçen birkaç sene Türk televizyonlarında dizi furyası yaşandı. Hemen hemen herkes akşamları prime time denilen zamanda bu dizileri ağızları bir karış izlediler. Şimdi ise moda yarışmalarda. Şarkı yarışması dans yarışması hatta sirk yarışması bile var. Bu tür modadan geri kalmak istemeyen haber televizyonu NTV, çok daha yaratıcı bir yarışma ile karşımızda.

NTV’nin yarışması Türk Mucit. Sloganları ise oldukça basit: “Teknoloji harikaları peşinde değiliz. Hayatı kolaylaştıracak orijinal projeler, insanların satın alacağı işler arıyoruz…”. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde insanlığa bir faydası olacağını düşünen vatandaşlar jüri üyelerini bu icatlarını anlatıyorlar. Eğer jüri, icadın insanlığa faydasının olacağını düşünürse canlı yayınlanacak finale kalıyorlar. Finalde ise mucitler ürünlerini hem jüri üyelerine hem de halka anlatacak, onları ikna etmeye çalışacaklar.

turk mucit

Kategoriler
Internet

Etiket bulutu

Bir web sitesinde özellikle blog ya da sosyal sitelerde etiketlere rastlamışsınızdır. Etiketler, kategoriden farklı olarak ait olduğu yazıda birden fazla olabilir. “Cep telefonu” ile ilgili bir makale genellikle (sitesine göre değişir ama) iletişim, telekomünikasyon gibi kategori altında yer alabilir. Ancak bu yazının etiketleri içeriğine göre şekilleneceği için bulunması ve ilgili konularla etkileşim kurması açısından çok daha faydalı olacaktır.

Etiket Bulutu

Bu etiketler sitelerde makalenin yanında yer alabildiği gibi kendilerine ait yerlerde alt alta ya da yan yana olabilir. Ancak tüm etiketlerin bir arada yer aldığı ve her bir etiketin frekansına göre boyutlandığı şekle etiket bulutu (tag cloud) deniyor. Büyük kelimelerin sitede çok daha fazla kullanıldığı anlamına geliyor.

Kategoriler
PC World

Alternatifleri de unutmayın

Geçen ayın en bomba olayı; bir vatan millet sorunu gibi haberlere konu olan, birçok internet sitesinde yer alan forumların trafiğine ekstradan trafik katan video paylaşım sitesi YouTube’a ülkemizden erişimin yasaklanmasıydı. Hangi sebepten dolayı erişimin engellendiği herkes tarafından biliniyor. Bir yabancının Atatürk’e yaptığı bu çirkin davranışları biz de kınıyoruz. Ancak söylemek istediğim şey bu değil. YouTube’a erişim engellenince sanki yer yerinden oynadı. Birçok gazetenin internet sitesi olayı uzunca bir süre manşetlerinde tuttular. İşin komik tarafı; kapatılma olayı sonrasında yaşananlar… Bu video paylaşım sitesindeki videoları kendi sitesinde yayınlayarak prim yapan birçok site videolara erişimin mümkün olmadığını büyük bir pişkinlikle site ziyaretçilerine duyurdular. Kendileri, bu videoları yayınladıkları sayfalara türlü türü reklam almasını biliyorlar.

Ayrıca videoyu izleme sırasında sayfadaki reklamların görünme sayılarını artırmak için sayfayı otomatik olarak yenilemeyi akıl ediyorlar, ancak videoları kendi sunucularından çalıştırmayı bir türlü yapamıyorlar. Neden? Çünkü bu türlü bir video paylaşım sistemi kurmak oldukça pahalı da ondan. Ya da onlar o şekilde biliyorlar. Az biraz Flash bilen birisi çok değil 2-3 saat Google’dan “tutorial” araması yaparak kendine ait bir video paylaşım sitesini pekala kurabilir. Sonrasında sitenin trafiğine göre barındırma hizmeti aldığın yeri ona göre değiştirirsin. Bu iş bu kadar basit. Başkasının videolarını ya da içeriğini alıp kendi içeriğine katkı sağlamak için kullanmak oldukça ilginç bir durum. Orijinal site bir şekilde kapanınca vay anam vay feryatları…

YouTube’a erişimin engellenmesi birçok insanda da sıkıntı yarattı. Ofislerinde boş vakitlerinde (!) buradaki videoları izleyerek vakit geçiren yurdum insanı boş vakitlerinde de yapacak başka bir şey bulamadı bir türlü. Halbuki alternatifi o kadar çok ki… Dünya üzerinde video paylaşımı yapan siteleri sıralamaya kalksam bu tek sayfa dolar arka sayfalara kadar liste uzar gider. YouTube bu kadar popüler değilken biz değil miydik MetaCafe’den video izleyen. Neden kimse buralara yönelmedi. Çünkü unuttu. Aslında aynı videolar ya da birçoğu bu sitelerde de yer alıyor. Hatta Türkçe sitelerde de durum böyle. Video paylaşım sitelerinden kendi bilgisayarına kaydettiği herhangi birisinin yolladığı videoyu kendi ürünüymüş gibi başka sitelere yükleyerek prim yapanlar o kadar çok ki… Sonuç; “copy, paste” ile bilgi kirliliği gibi video kirliliği ortada kol geziyor.

YouTube yerine alternatiflere yönelmemeyi arama motoru olarak sürekli Google’ı kullanmaya benzetebiliriz. Bu türlü alışkanlık aslında “bilgiye ulaşma” anlamında yanlış bir yol. Eğer bir konu hakkında ciddi bir araştırma yapıyorsanız diğer alternatifleri de mutlaka değerlendirmeli, denemelisiniz. Uluslararası sitelerde yöneticilik yapan arkadaşlarımdan edindiğim bilgiye göre sitelerinin istatistiklerinde; arama motorundan gelen sonuçlarında; evet, Google birinciydi, ancak diğer arama motorlarının (Yahoo, Lycos gibi…) sonuçları hiç de yabana atılacak gibi değil. Arama motoru tutarlılığı için alternatiflere de mutlaka göz atmak gerekiyor.

Arama motoru, video paylaşımı değil, eş zamanlı sohbet programları web tarayıcı, ofis uygulamaları, resim gösterici gibi uygulamalarda da alışkanlıkları bozup alternatiflere bir göz atmak faydalıdır.

Bu ay sizlere hemen hemen herkesin en büyük sorunu haline gelen spam konusuyla nasıl baş etmeniz gerektiğinin çözüm yollarını anlatıyoruz.  Daron, spam’cilerin kabusları olan engelleme yollarını ve spam’cilerin nasıl çalıştığını çok fazla teknik detaya girmeden kaleme aldı. Anlatılan yöntemleri uygulayarak siz de bu sorundan tam olarak kurtulamasanız da bir spam postayı engelleyerek temiz bir inbox’a giden yolda etkili bir adım atmış olursunuz.

Levent bu ay çok gezdi. Ofis işlerinden çok dış görev diye tanımladığımız bir konu için bilgisayar mağazalarını bir ajan gibi editör kimliğini saklayarak gezdi. Normal bir vatandaş gibi önceden belirlenen soruları ve konuları bu mağazalarda çalışan personele yöneltti ve bir ortalama saptadı. “Bilgisayar Mağazalarının Yarışı”nı ilerleyen sayfalarda keyifle okuyacaksınız.

Pamir ise ayın en karizmatik ismiydi. Göbeği üzerinde durabilen notebook’ları test etmek bu ayki asil göreviydi. 12 inç ekrana sahip bir dizüstü sizin de hayalinizse bu testimiz ilginizi çekecektir.

İnternet üzerinde birçok sitenin alternatifi varken elinizde tuttuğunuz bu derginin inanın bir başka alternatifi yok. İnternet siteleri için bu alternatifleri iyi değerlendireceğinizi umuyoruz.

Kategoriler
BYTE

Yeni pazarlar

İnternet hayatımızı gireli ne kadar oldu hiç düşündünüz mü? Sonuçta Bir elektrik bulunması kadar değil. İnterneti ilk kullanmaya başladığınızda bir çocuğunuz olsaydı şu anda daha ilköğretim okulunu bitirememişti bile… Çok taze bir mecra olmasına karşı kişilere ya da kurumlara kazandırdığı paralar hiçte yabana atılacak cinsten değil.

Para her zaman tatlıdır ancak internette her zaman iyi bir fikir para etmiyor. İnternette birbirinin kopyası gibi duran birçok web sitesi yer alıyor ve maalesef ki bunların çoğu beş para etmiyor. Geçen ay içerisinde YouTube’un Google’a satılması haberlerini birçok yerde görmüşsünüzdür. Birkaç sayfa önce ise bu haberin detaylarını okumuşsunuzdur. Dört kişinin kısıtlı bir bütçe ile kurdukları ve işlettikleri site, bir buçuk sene sonra kat kat fazlasına satılıyor. Bu olaydan önce facebook.com isimli arkadaşlık sitesinin Yahoo tarafından satın alınması gündeme vurdu. Ortalarda gezen rakam ise 2 milyar dolar civarında… Bu sitenin sahibi ise 22 yaşında bir genç. Evet 22 yaşında ve neredeyse dolar milyarderi olmaya aday.

Kategoriler
BYTE

Bazen oldukça fazla abartıyoruz

Biz Türklerden bahsedeceğim bu ayki yazımda… Ancak bu sefer konu tabii ki Türklerin teknolojiyi keşfedince yaptıklarından bir kesit. Bir şeyi bulduk mu suyunu çıkarırız. Hele ki birisi bize herhangi bir sebepten ötürü mahkumsa, of anam of yandı ki ne yandı.

Her zaman gezindiğim sitelerden birinde bazı linklere rastladım. Web tarayıcının yeni sekmesinde açtım ve bu sitedeki işim bitince o sitelerde ilgilenecektim nasılsa. İlk açtığım site, otomatik olarak buton oluşturmaya yarıyordu. Web adresi www.buttonator.com. Siteyi ziyaret ettim. Gerçekten oldukça hoş hazırlanmış, iyi bir düşünceye sahip. Photoshop ya da Fireworks’ü açmadan hazır buton örneklerini kullanarak kendinize ait butonu birkaç dakika içerisinde hazırlayabiliyorsunuz.

Kategoriler
GamePro

Böyle oyun olur mu?

Oyun, Türk Dil Kurumuna göre “vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence” anlamındadır. Oyun, adeta “eğlence” kelimesi ile özdeşleşmiştir. Bir oyunda olması gereken en büyük gereksinim eğlence öğesidir. Bence eğlendirmeyen oyun olamaz, olmamalı.

Ancak durum tabii ki bu şekilde olamıyor. Şöyleki: İnternette sağlanan gelirlerin çoğu porno içeriğinden sağlanıyor. Elde edilen gelirin yüzde 80’den fazla olduğu tahmin ediliyor. Porno ile farklı şekilde para kazanmak isteyenler oyun sektörüne de el atmış durumdalar. Evet porno içerikli oyunlar da mevcut. Ancak bunlar her ne kadar oyun kategorisi altında değerlendirilse de bence bunlar oyun değiller. Kimilerine göre bir “eğlence” olabilir ancak oyun demek bence çok uygun değil. Tabii eğlenmek de kişiden kişiye mutlaka değişecektir ancak eğlence bu tür aktiviteleri değerlendirebileceğimiz bir başlık.

Kategoriler
BYTE

Times’dan Joomla’ya

Web o kadar hızlı gelişip büyüyor ki biz bile bazen hızına yetişemiyoruz. Bundan 10-12 sene önce ilk kişisel sitelerimizi yaptığımızda Times New Roman fontuna sahip metinlerin alt alta yazılması ile oluşuyordu. Bu sitelerde renk bile kullanmıyorduk desek yalan olmaz.

Ancak günümüze geldiğimizde bu türlü sitelerin artık yer almadığı görülüyor. Günümüzde site kavramı biraz daha farklılaşmaya başladı. Bir dönem herkes portal sahibi olmaya çalışıyordu. Başka sitelerden alınan “aynı” bilgilere birçok sitede karşılaşıyordunuz. Şu anda bu durum forum sitelerine kaydı. Dergimize site tanıtımı için gelen e-postaların yüzde 70-80 gibisi forum sitelerinden oluşuyor. İçeriği dolu ya da boş bir forum sitesi sitenin ilk ana sayfası olmuş. Olmalı mıdır olmamalı mıdır ayrı bir konu, tartışılır.

Bir de blog’lar var. Blog; günlük olarak dilimize çevrilebilir. Kişisel görüşler, bir fikir hakkında düşüncelerini kendi sitesi aracılığıyla duyuran insanlar çok olmasa da var.

Kategoriler
BYTE

Reklamsız sörf keyfi

Ne kadar işim olursa olsun her sabah ofise geldiğimde mutlaka girdiğim, dolaştığım, takıldığım birkaç web sitesi bulunuyor. Bu, yıllardır değişmedi desem yalan olmaz. Bu listeye, çok sık olmasa da, yenilerini eklediklerim oluyor. Başta IT sektörü ile ilgili olmak üzere bazı web sitelerini düzenli olarak ziyaret etmeyi halen sürdürüyorum.

Ancak zamanla bu web sitelerinden bazıları (haklı olarak) ayakta kalabilmek için reklam olayını iyice abarttılar. Reklam gösterimine göre ödeme aldıkları ve ne kadar çok kişiye gösterirlerse o kadar para alacakları için haberleri de sayfalara bölmeye ya da sizi sitede daha çok tutabilmek için birkaç sayfa gezdirmeye yönlendiriyorlar.

Ee tabii bu durum da insanı zamanla sinir ediyor.